Radyo 80 | Fıstık Gibi Radyo
2023-07-01 10:41:49

Gavurdağı

İsmet İpek

01 Temmuz 2023, 10:41

Çukurova’nın üç güzel ilinden biri olan Osmaniye, Gavurdağı’nın önündeki ovada kurulmuş dağlık ve ovalık bir şehirdir. 

Osmaniye merkezi 974 km2 araziye sahiptir. Bunun %47’si ormanlık arazidir. 

Osmaniye, bir hilâl gibi saran Gavurdağı’nın önünde parlayan yıldız gibidir.

Bu dağlara, Gavurdağı denmesinin sebebinin; ovanın ortasında birden karşımıza çıkmasından, yalçın kayalıklarından, sık ormanlıklarından dolayı olduğu söylenir. 

Gavur kelimesi Müslüman olmayanı ifade etmektedir. Mecazî anlamıyla; sinsi, arkadan vuran, uyanık, kurnaz anlamlarına da gelir. 

Bu dağlara Gavurdağı denmesinin bir başka sebebinin; çok sayıda ören yerine ve kaleye sahip olması da gösterilir. Ören yerlerine halk “Gavurören”, kalelere “Gavurkale” demiştir. Küllü Köyü’nün üç km bitişiğindeki “Gavur ören”, Çardak Köyü yamacındaki “Gavur kalesi” bu dağlardaki eski yerleşimlere dair örneklerdir. 

Gavurdağı adı yeni değildir ve Osmanlı devri belgelerinde de geçmektedir. Osmaniye’nin yerindeki eski Kınık şehrini ve köylerini talan eden aşiretler, iskân edildikleri eski Şam Yolu üzerindeki Kurtkulağı ve Burnaz çevresini terk etmiş ve Gavurdağı’na gitmiştir. Gavurdağı’na giden ve son iki yıla ait vergilerini de ödemeyen aşiretlerin eski yurtlarına yeniden iskânı için gönderilen 1735 tarihli fermanda şöyle denilmektedir. 

“Rakka Valisi Vezir Ahmet Paşa'ya hüküm ki, İfraz-ı Zülkadriye mukataası cemaatlerinden Döneklü ve Ulaşlu ve Çalıklu ve Develü ve Kebelü ve Çapakçulu mahallat-ı ahalileri kadîmden Kurtkulağı ile Burnaz mabeyninde ikamet ve üzerlerine edası lazım gelan malî maktu'ların mahal-i mezbûrda eda iderler iken birkaç seneden beru kadîmî yurtların terk ve Okçu İzzettinlü eşkıyasının yaylakları olan Kafirdağı dimekle maruf sengistan mahalle tahassun ve Ekrat eşkıyası ile mahlutan konup göçmeleri takribi ile etraf ve havalilerinde kat'ı tarîk ve katl-i nüfus ve garet-i emval-i ibadullaha itiyad eylediklerinden başka…” (1) 

Osmanlı Devleti’nin batılılaşması sürecinde Sultan Abdülmecit devrinde, 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile “Gavura gavur demenin yasak olması” üzerine Gavurdağı adının yerine önerilen; Cebel-i Mesut, Nusret Dağı, Saadet Dağı, Selam Dağı, Selamet Dağı, Bereket Dağı isimlerinden “Bereket Dağı” anlamına gelen “Cebelibereket” isminin seçildiği Sultan Abdülmecit tarafından gönderilen 5 Şubat 1854 tarihli ferman ile bildirilmiştir. (2) 

Böyle olmakla birlikte Osmanlı devlet adamı ve tarihçi Ahmet Cevdet Paşa da bu dağlara “Gavurdağı” demeye devam etmiştir.
“Nüfus-ı İslamiyenin azalmakta olduğuna dair söz açıldıkta dedim ki; ‘Hîn-i fetihten beri Gavurdağı hal-i isyandadır.” (3)

Cebelibereket sancağı hakkında da bilgi veren Adana Vilayetine ait 1891 tarihli salnamede de Gavurdağı adı tekrar edilmiştir. “Makarr-ı Liva Adana’ya yiğirmi üç saat mesafede vaki Yarpuz nam karyedir ki meşhur Gavurdağı üzerinde bir nokta-i hâkimedir.” (4) 

Bu dağlara bir ara da Mekke’deki Hıra Mağarası’nın bulunduğu Cebel-i Nur’a izfaten “Nur Dağı” adı denilmiştir. Gaziantep iline bağlı Kömürler adı da “Nur Dağı” olarak değiştirilmiştir. 

Gavurdağı adı eski çağ kaynaklarında “Amanos” olarak geçmektedir. 

Selefkosların zayıf yönetimleri sebebiyle kentlerini ve köylerini terk eden halkın iskânı için MÖ 51’de, Roma imparatorluğunun kuruluş yıllarında gönderilen Kilikya Valisi Çiçero diyor ki; 

“Amanos'taki görevi tamamladıktan sonra, çok yükseklerde ve iyi korunabilir bir yerde yaşayan, hiç bir krala bağlı olmayan kaçak korsanların kenti Pindenissum'a yöneldim. Orduma fazla bir zayiat verdirmeden etrafını sarıp 57 günde teslim olmalarını sağladım. Şehrin her tarafı yakılıp yıkıldı.” (5)

Antik devir coğrafyacılarından Ptolemaeus’un haritasında da “Amanos” diye geçen bu dağlara, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel zamanında 1941 yılında yapılan coğrafya sempozyumunda “Amanos Dağları” denilmiştir. O tarihten itibaren adına resmî literatürde “Amanos Dağları” dense de yöre halkı Gavurdağı demeye devam etmiştir.

Amanos Dağları, Kıbrıs Beşparmak Dağları’ndan başlayan Antakya’dan Bahçe’ye kadar uzanan sıra dağların ismidir. Bahçe ilçesinde; Toros Dağlarının sonuna Gökçedağ, Amanos Dağlarının sonuna Akçadağ denilmiştir.

Gavurdağı’nın zirvesi, 2500m yüksekliğindeki Mığır Tepesi’dir. 

“Cebelin en mürtefi noktası Mığır tepesi olup sath-ı bahrden iki bin beş yüz metre irtifaında olmasıyla senenin her mevsiminde kar ile mestur bulunmaktadır.”(6) 

Gavurdağları faunası ve florasıyla çok zengindir. Kızılçam, akçam, ardıç, katran (sedir), meşe, demircik (gürgen), kayın (bahraz) başta olmak üzere envai çeşit ağaç türleri, zengin endemik bitkileri ve çeşitli hayvan cinsleri ile 

Gavurdağı botanik bahçesi gibidir. 

“Kahramanmaraş’tan başlayıp kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan yaklaşık 180km uzunluğunda olan ve büyük çoğunluğu Hatay ili sınırları içerisinde olan Amanos Dağları, barındırdığı buzul çağından kalan Karadeniz iklim kuşağına ait bitki örtüsü ile eşsiz bir yere sahiptir. İskenderun Körfezi’nin hemen hemen doğusunda bir duvar gibi yükselen Amanos Dağları 251’i endemik, 1580 bitki türü içermektedir. Bu türlerden yaklaşık 160 tanesi tehlike altındadır.” (7) 

Derin vadileri, ıssız dereleri, yeşil koyakları ile Gavurdağı esrarengiz bir dağ silsilesidir. Son yıllarda moda olan eko-turizm etkinlikleri içinde ve trekking programlarında sıra dışı düşünen, adrenalin tutkunu yüzlerce yerli turist ve doğa sever için Karaçay Şelalesi başta olmak üzere Gavurdağı yeni yeni ilgi alanı haline gelmiştir. 

Gavurdağı adı yabancı kültürleri çağrıştırsa da bu dağlar bin yıldan beri Türk yurdu haline gelmiştir. Masalları, efsaneleri, gelenekleri, görenekleri ile ağır bozlakları, yanık türküleri ile Gavurdağı, Osmaniye yöresi halk kültürünün buluşma yeridir. 

Gavurdağı; Antakya'nın, Gaziantep'in, Kahramanmaraş'ın hatta Adana ovasının halk kültürlerinin birleştiği bir kültür merkezidir.

Gavurdağları henüz keşfedilmemiş bir hazinedir.

---------------------------------------------------------------
1-Ahmet Refik, Anadolu’da Türk Aşiretleri, Enderun Kitabevi, İstanbul-1989
2-M.Akif Terzi-Ahmet Ergün, Kınık’tan Kıyı’ya Osmanlı Belgelerinde Osmaniye, Osmaniye Bel. yy.-2013
3-Ahmet Cevdet Paşa, Tezakir, s. 107
4-M. Akif Terzi-Ahmet Ergün Osmanlı Vilayet Salnamelerinde Cebelibereket Sancağı, Osmaniye Bel. yy, Osmaniye-2014
5-Cicero’s Cilician Letters, Londonn Association of Cllasical Teachers Lector No: 10, s.20
6-M. Akif Terzi-Ahmet Ergün, Kınık’tan Kıyı’ya Osmanlı Belgelerinde Osmaniye, Osmaniye Bel. yy.-2013, S.164
7-Prof. Dr. Atila Ocak, Dr. Samim Kayıkçı, Yrd. Doç. Dr. Yelda Güzel, Antakya’nın Doğal Bitkileri, Hatay Büyükşehir Bel. yy. İskenderun-2014, s.3

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.