Radyo 80 | Fıstık Gibi Radyo

7 Ocak: Kurtuluş Bayramı

Güncel

İsmet İpek yazdı... Bu gün, Osmaniye ruhuna, milli mücadele coşkusuna ortak olunuz. Canını vatanına adayan kahramanlarımızın, şühedamızın sesini duyunuz.


Kanlıgeçit savaşında verilen kanlı direnişe rağmen bir tümen askerin Antep’e gitmesinden sonra Fransızların Osmaniye’deki asker sayısı hayli azalmıştı. Osmaniye’de; 150 Fransız, 200 Ermeni, 200’ü Cezayirli kalmıştı.





Camide, meydanda karşılaşmalarına, İslam kardeşliğine dair onca olayın yaşanmasına rağmen Fransız sömürgesi Cezayir’den getirilen Müslümanlar maalesef hala düşman safındaydı.





Fransız askerlerinin elinde 8 makineli tüfek ve 5 top vardı. Toplar; Toprakkale ve Hasanbeyli yollarında, şehre hâkim Kabaktepe’de, Mamure ve Osmaniye İstasyonlarında bulunmaktaydı. (1)





Osmaniye’de bir sükûnet dönemi başladı.





Döşeme rayları ve bazı parçaları tahrip olsa da Osmaniyeli kuvayımilliyecilerin deli topa hala ihtiyaç vardı.





Deli topun tamiri için Hasan Çavuş, Ceyhan/Kürekkales’inde tahrip olan diğer gemi topunun parçalarını getirdi. Tamir edilen deli top 3 Aralık 1920 günü Domuzludağı’na yerleştirildi. (2)





3 Şubat 1921’de Bahçe Kaymakamı Nurettin beyin 2. Kolordu Kumandanlığına aktardığı bilgilere göre, düşman Mamure’den ve Osmaniye’den ağırlıklarını nakletmeye başlamıştı. Fransızlar tarafından Alibekirli Mahallesi’nde ve Mektep binasındaki istihkâmat ve tel örgüler tamamen tahrip edilmiş, Toprakkale, İskenderun ve Dörtyol’dan da 400’den fazla kuvvet Antep’e gönderilmişti. Bu vesileyle Osmaniye’de Fransız kuvvetleri epeyce azalmıştı. (3)





Tel örgülerin sökülmesi milli mücadelenin geleceği için çok anlamlı bir gelişmeydi…





Temmuz ayından itibaren Fransızların Osmaniye’yi terk edeceğine dair dedikodular çıktı. Hacı Hüseyin Efendi’nin Molla Mustafa ile gönderdiği habere göre, düzenlenen barış konferansında düşman; Bursa, Bilecik, Adana, Antep ve Osmaniye’yi terk edecekti. 2. Kolordu Komutanı Selahattin Adil Paşa da görevlilerin rehavete kapılmaması için uyarılar göndermekteydi.(4)





Selahattin Adil Bey, Genel Kurmay Başkanlığına gönderdiği raporda; Fransız General Gouraud’un on günden beri Lazkiye, Antakya ovasında hazırlık içinde olduğu, bölgenin iki aya kadar tahliye olacağı, İslam ve Hıristiyanların birbiriyle iyi geçinmeleri lazım geldiğine dair çalışmalar yapıldığı yazılmıştı.





Fransız komutanının daveti üzerine Dr. Ahmet Alkan öncülüğündeki Alibekiroğlu Dede Efendi’nin de bulunduğu 8 kişilik Osmaniye heyeti Beyrut’a gitmişti. Fransız komutanlığı heyeti iyi karşılamıştı ama beklediği cevabı alamamıştı. (5)





Kimi mandacıların propagandalarına rağmen Osmaniye halkının Fransızları istemediği anlaşılmıştı.





Fransızların, Çukurova’da kaldığı sürece hem askeri, hem de maddi açıdan büyük kayıplara uğrayacakları da aşikârdı.





20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması imzalandı.





Fransa Hükümeti adına Hanry Franklin Bouıllon ile Ankara Hükümeti adına Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşek) tarafından imzalanan 13 maddelik Ankara Antlaşması'nın 8. maddesi gereğince Fransızlar, Payas-Kilis hattına kadarki şehir ve kasabaları tamamen boşaltacaktı.





HÜKÜMET KONAĞINA BAYRAĞIMIZ ÇEKİLDİ





Şehir ve kasabaların boşaltılmasındaki usul ve esasların tespiti için 20 Kasım 1921 günü Türk ve Fransız heyetleri Tarsus/Yenice İstasyonu’nda bir araya geldi. 9 maddelik Tahliye Protokolü imza edildi. Fransız Doğu Orduları 1. Tümen Komutanı General Duffieux'nun 29 Mart 1921 tarih ve 270 sayılı “Özel binalara Türk bayrağı asılmasını yasaklayan” beyannamesinin 4 Ocak 1922 tarihine kadar geçerli olması da protokole eklendi. (6)





Türk birliği 20 Aralık 1921’de Adana şehrine girmişti. Adana eşrafından merhum Kasım Ener’in anlattığına göre her iki devlet arasındaki ilişkilerin olumlu devam etmesi için Valilik ve Komutanlık binalarına bayrak çekilmesine müsaade edilmişti ama halkın hürriyeti hala kısıtlı idi. Mesela Valilik ve Komutanlık binalarından başka yerlere bayrak asılmasına, hazırlanan Zafer Taklarının kurulmasına müsaade edilmemişti.





Çukurova’da resmi törenle ilk bayrak 27 Aralık 1921 tarihinde Tarsus’ta Hükümet Konağına çekildi. Komutan Muhittin Paşa, tören için yeteri kadar asker alıp trenle Adana’dan gitti. Tarsus meydanında toplanan halkın alkışları arasında Muhittin Paşa bir subayın elinde duran bayrağı üç defa öptükten göndere çektirdi.





Muhittin Paşa’nın yaptığı konuşmanın ardından Tarsus Müftüsü Hilmi Efendi dua etti. Duanın ilk sözleri çok anlamlı idi. “Görmek için yarattığın gözlerimiz Türk ülkesinde daima hilalli bayrağı görsün Yarabbi! İşitmek için yarattığın kulaklarımız Misak-ı Milli’miz içinde bulunan yerlerin de kurtuluş haberlerini duysun Yarabbi! Yürümek için yarattığın ayaklarımız Türkiye’nin her yerinde rahatça yürüyebilsin Yarabbi! Tutmak için lütfettiğin ellerimiz bütün şehirlerimizde anavatana kavuşması tebrikini el sıkarak tatsın Yarabbi!”





Tarsus’ta yapılan bayrak töreni ile ilgili olarak bir telgrafla Genel Kurmay Başkanlığına bilgi verildi. (7)





Tarih 29 Aralık 1921 idi.





Cebelibereket Hükümet Konağı olan Mehmet Eminler Hanın’daki Fransız bayrağı kendileri tarafından gönderden indirildi. Osmaniye’den gidecek ilk Fransız kafilesine İstasyon'da ziyafet verildi. Kuvayımilliyecilerin çok etkileyici cirit oyunu gösterisinden sonra trene bindirildi ve Mersin Limanı’na gönderildi.
O günün coşkusunu Yeni Adana gazetesinden okuyalım:





“Kasabalarının tahliye edileceğini duyan Osmaniye halkı geceden itibaren sokaklara döküldü. Yakındaki bütün köyler ve nahiyeler halkı da kasabayı doldurmuş, Osmaniye o zamana kadar böyle kalabalık bir gün görmemişti. Çarşı, evler ve caddeler baştanbaşa renkli halılar, kumaşlar ve defne dallarıyla süslenmişti. Kasabayı tahliye edecek olan Fransız askeri kuvvetleri, memurlar ve halk tarafından İstasyona kadar geçirildi. Burada Fransız askeri heyetine bir ziyafet verildi ve bir cirit oyunu gösterisi yapıldı.





Bu sırada uzaktan milli kuvvetlerin (Koşu Meydanı tarafındaki yoldan) geldiği görüldü. Halk ve memurlar kahramanlarımızı karşılayıp büyük bir hasretle kucaklaştılar. Pek çok kimse gözyaşları döküyordu.





Müftü Yusuf Ziya Efendi tarafından Mustafa Kemal’in başarılarının devamını dileyen bir dua okundu ve kurbanlar kesildi.





Halkın alkışları arasında askerlerimiz Alay Merkezine doğru ilerledi.” (8)





Hükümet Konağına Türk bayrağı çekilirken milli gurur ve coşku zirvedeydi. Çetelerin, şaha kalkan atları üstünde havaya ateş edişi, bu tarihi olaya tanıklık etmek için toplanan halkın yeniden dalgalanan Türk bayrağını sevinç gözyaşlarıyla seyredişi ve Başlamışlı Müftü Yusuf Ziya Efendi’nin yaptığı duaya bir ağızdan “Âmin” deyişi benzeri görülmemiş millî ve ilâhî bir tablo gibi idi.





Fransızlar gitmişti ama bazı görevliler ve Fransız yanlısı kimi Ermeniler ile ihtida edenler hala Osmaniye’deydi.





Tahliye kararının son paragrafındaki “4 Ocak 1922 tarihine kadar” özel yerlere bayrak asma yasağı da devam etmekteydi. Hükümet Konağı'na Türk Bayrağı çekildiği gün Mehmet Vehbi (Okur) dükkânına bayrak asmak istemişti. Konyalı Şıhbaba da Türk askerlerini karşılamak için bayrakla gelmişti. Yasağın devam ettiğini hatırlatan Osmaniye Guvernörü Andrea'nın uyarısı ile bu bayraklar indirildi.





Son Fransız kafilesinin gittiği 7 Ocak 1922 tarihi Osmaniye'nin kurtuluş günü kabul edildi. Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Encümeni'nin 16.8.1940 tarih ve 50605 sayılı “Harp Mıntıkaları Şehir ve Kasabaların İşgal ve İstirdat Tarihleri” hakkındaki kararı ile Osmaniye'nin 19 Aralık 1918'de işgal edildiği 7 Ocak 1922 günü tahliye edildiği resmen kabul ve ilan edildi.





Osmaniye’de “Numune Mekteb-i İbtidaîsi” adı ile 1915'te eğitime başlayan tarihi ilkokula, kurtuluşun anısına, zaferden dört yıl sonra 1926 yılında “7 Kânunusanî Mektebi” adı verildi. Bu ad 1946'da 7 Ocak İlkokulu olarak değiştirildi.





Merhum Albay Ahmet Neşet Dinçer’in “Şehitlik” için yazdığı şiir, milli mücadelenin “emanet”olarak devam ettiğinin en güzel ifadesi idi:





“Yarınların sahibi ey gençlik iyi tanı,
Ebedî sükûnetle bu mezarda yatanı!
Hak için, bayrak için canını feda edip,
Sana emanet etti bu mukaddes vatanı. ”





İSMET İPEK









1-Dr. Ebru Güher, Osmaniye’de Fransız İşgali ve Milli Mücadele, Manas yy.Ankara-2019
2-Dr. Ebru Güher, age, s.119
3-Dr. Ebru Güher, age, s.125
4-Dr. Ebru Güher, age, 143
5-Ali Erat’ın verdiği bilgiye göre Osmaniye Belediye Başkanlığı dönemindeki başarılı hizmetleriyle bilinen Dr. Ahmet Alkan, 1868 yılında Sivas’ta doğmuş, İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra Fas Emirinin özel doktoru olmuş, İstanbul Belediye Tabibi iken Cebelibereket Hükümet Tabipliğine tayin edilmiştir.
Kuvayımilliyeci Mahmut Avdan’ın hatıralarında “milliyetçi doktor” diye anılan Dr. Alkan 7 Ocak 1922 Perşembe günü Mutasarrıf Ali Suat, Mıntıka Kumandanı İbrahim Mete, Belediye Reisi Ahmet Hamdi Çalık ile birlikte sevgili ve şanlı bayrağımızın şerefli mevkiine asıldığı törende de anılan vatanperverlerle birliktedir.
6-Taha Toros, Kurtuluş savaşında Çukurova, Kültür bakanlığı yy. Ankara-2001
7-Taha Toros, age, s.282
8-Ahmet Remzi Yüreğir, Yeni Adana Gazetesi, 17 Eylül 1953, sayı:8586, -Yard. Doç. Dr. Kemal Çelik, Milli Mücadelede Adana ve Havalisi (1918–1922), TTK basımevi, Ank.1999


Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.