Radyo 80 | Fıstık Gibi Radyo
2024-03-28 13:31:16

Selçuk Küpçük'e Dair / Osmaniye Günlüğü

Ahmet Doğru

anoktadogru@gmail.com 28 Mart 2024, 13:31

28 Mart 2023, Osmaniye, 13.29

“Bildiklerimi sustum, bilmediklerim sende kaldı (yâr)

Sende kaldı yürek şehrimin cadde ve sokakları”

Selçuk Küpçük adını ilk defa 1996’da “Tebessüm Provaları” kasetiyle duymuştum. Benim gibi şiirle uğraşanlar için oldukça kıymetli, efsane kasetti. Selçuk Küpçük, Kırağı’da şiir yazmış, bizden birkaç yaş büyük ağabeyimizdi. Gazi Üniversitesine biz başlarken o mezun olmuştu.

“Tebessüm Provaları”nda yer alan şarkıların her biri birbirinden kıymetliydi. Çoğu severek okuduğumuz şairlerin şiirlerinin bestesiydi. Gerek Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun “Dede Korkut” şiirinin “Özge Bir Ateş” bestesi, gerek Yavuz Bülent Bakilerin “Gözlerin İstanbul Oluyor Birden” şiirinin “İstanbul” bestesi ki Sezai Karakoç’un şiiri “Mona Roza” Abdullah Çevik seslendirmesiyle zengileştirilmişti. Yine kasette yer alan gerek Dilaver Cebeci’nin “Bir Yalnız Savaşçının Ölümü” şiirinin bestesi, gerek Mustafa Özçelik “Ellerimde Bir Demet Karanfil” şiirinin bestesi, gerek Mustafa İslamoğlu’nun “Göçmen Kuşlar” şiirinin “İçim Çöl Gibi” bestesi, gerek Halil Soyuer’in “Başımdaki Duman” şiirinin bestesi… Kasetin bütün parçaları benim için “hit”ti.

“Tebessüm Provaları” kasetini o yıllarda her bulduğum kasetçalarda dinlemeye çalışırdım. Öğrencilik yıllarımda önceleri benim olmayan fakat ödünç alabildiğim “walkman”lerde (‘taşınabilir kasetçalar’ diye Türkçeleştirilmiş), daha sonra harçlıklarımla biriktirip aldığım kendi “walkman”imde ne çok dinlemiştim çevire çevire.

Selçuk Ağabey, sesinin tınısı ve seçtiği parçalarla ‘gözyaşı imparatorluğu’muzun hüzünlü ezgiler yıldızı olmuştu. Şairlik virdimize haftada birkaç kez dâhil olan “Mona Roza” şiirini “Gözlerin İstanbul Oluyor Birden” şiiriyle harmanlamıştı. Ne güzel bir ikili olmuşlardı ki dilimizden düşmedi hiç. Kasetin ilk parçası “Ellerimde Bir Demet Karanfil”, şarkı ve şiir olarak söyleniyordu. Şiirin söylenişiyle bestesi ahenk ilham kapılarımızı aralıyordu. Güftesindeki “Sen hangi aşkları içinde taşıdın da / Şimdi ölümün yolunu gözlüyorsun” sözlerini hemen hüznümüze yoldaş etmiştik. Sonra “İçim Çöl Gibi” şarkısının güftesinde yer alan “Sen kara çayımın buğulu kiri / kıvrıla kıvrıla nere gidersin / ötelerden eğer sorarsa biri / bırakmadılar da gelmedi dersin” sözlerini ve içindeki Selçuk Küpçük şiirini dilimizde tespih gibi çevirmiştik.

1997 yılı sonlarıydı (1998 yılı başları da olabilir) Selçuk Küpçük Ağabeyin Ankara’da konseri vardı. Ordu’dan Gökhan Akçiçek’le gelmişlerdi. Mihmandarlıklarını yapmıştım. “Oy Kemençe Kemençe” türküsünde söylendiği gibi Selçuk Ağabey de kemençe çalmamış, on parmaktan olmamış ve Ordu’dan ayrılmamıştı. Buna Ankara Günlükleri’nde değinmiştim. Konserde “Tebessüm Provaları” kasetindeki parçaları canlı canlı dinlemiştim. Kasetini de imzalamıştı benim için. Kasetteki “Mona Roza” şiirini seslendiren, “Saraybosna” şarkısının sözlerini yazan Abdullah Çevik de oradaydı. Onun için bestelendiği “Kurutulmuş Gül Mevsimi” kasetindeki “Aman Aman Hayrullah” şarkısını orada “Aman Aman Abdullah” diye söylemişti konser öncesi. Konserde birkaç sanatçı sahne alıyordu; Hasan Sağındık ve Uğur Işılak da vardı.

İlk arabamı almıştım 2005 yılında. Bir sabah kalktım ki aracı açmışlar, kasetçaları çalmışlar. Kasetçaların içinde “Tebessüm Provaları” vardı. Kasetçalardan çok ona üzülmüştüm. Şükür ki imzalı kasetin kutusu kalmıştı. Boş kalan kutunun içine hemen yenisini almıştım. “Tebessüm Provaları” ve daha sonra çıkan “Kurutulmuş Gül Mevsimi” kasetleri yolculuklarda şarkılarla bize çok eşlik etmişti.

“Kurutulmuş Gül Mevsimi”, 1998 yılının armağanıydı. “Tebessüm Provaları”na göre bu kasette hüzün bir adım daha öne geçmişti. Buna karşılık “hadi bir şiir nasıl katledilir göster bana” efelenişi ve coşkunluğu “Kurutulmuş Gül Mevsimi”nde zayıflamıştı. İlhami Atmaca şiirinden bestelenen “O Çocuklar Öyle Mahzun Ağlamaya Gittiler” şarkısıyla başlıyordu hüzün. Sözleri ve bestesi Selçuk Küpçük Ağabeye ait “Ölüm Uzak Değil” şarkısıyla zirveye ulaşıyordu. Hele de şarkının ağıt havasında uzayan “hele lili hele lili” çığlığı içimde ezim ezim eziliyordu. Vatan için şehadete kavuşan her şehit haberinde bu şarkının çığlığı sarardı gönlümü. Müştehir Karakaya şiirinden bestelenen “Gelemem Ay Karanlık” şarkısı, Ali Akbaş’ın şiirinden bestelenen “Göç” şarkısı, Alaaddin Özdenören şiirinden bestelenen “Cebimde Ölümüm” şarkısı, Cahit Zarifoğlu şiirinden bestelenen “Anılar Defterinde Gül Yaprağı” şarkısı… Her biri birinden güzel, her biri birbirinden hüzünlü Selçuk Küpçük besteleriydi. Hüznümüz yine şad olmuştu. Göç şarkısının ezgisi “Sirkeci’den tren gider /ona binen verem gider” sözleriyle her dinlediğimizde yüreğimizi nasıl yakar kavurur, anlatamam.

2005 yılında “Artık Kuşlarını Uçar” albümü çıktı. Yenilenmiş, farklılaşmış bir Selçuk Küpçük vardı karşımızda. Önceki bestelerden farklılaşmış şarkılar vardı bu albümde. Sesinde taşıdığı, gönlümüzü titreten hüzün bu bestelerde Türk Halk Müziği havasından Türk Sanat Müziği havasına bürünmüştü sanki. Biraz daha yavaş tınılar, birbirine ulanarak uzayan sözler vardı. Osman Yüksel Serdengeçti şiirinden bestelenen “Mektup” şarkısına video klip çekilmişti. “Sizin semtinizde vefa rüzgârı esmez mi?/ Dağlara seslendim, onlar bile ses verdi / Sen neden susuyorsun...” sözleri ile izlediğimiz Selçuk Ağabey, ağır bir hüznü taşıyordu yüzünde ve gönlümüze “Senin olmadığın yerde ateş yok güneş yok” derken sevda acılarını saçıyordu.

Selçuk Küpçük, özgün müzikte besteleriyle, şarkılarıyla edebiyata, daha çok da şiire en yaklaşan müzisyen bana göre. Belki bunda onu önce şair olarak tanımamızın da etkisi vardır. Bestelediği her şiir, içlerinde taşıdığı güzelliği onun sesiyle bir kat daha öne çıkarmıştır. Selçuk Ağabeyin şarkıları, beste çalışmaları henüz hak ettiği değeri görmüş değil. Fakat “Kurşun Kurşun Üstüne” şarkısında olduğu gibi bir gün mutlaka hak ettikleri değeri göreceklerdir. Youtube sayesinde yine çalışmalarını artık sıcağı sıcağına dinleyip izleyebiliyoruz. İki yıldır Ramazan aylarında Giresun Konserlerini youtube aracılığıyla takip ediyoruz. Bu seneki konsere gönül kalkıp gitmek istese de imkânlar elvermedi. Şükür sosyal medya var, gitmesek de gitmiş gibi oluyoruz. En yeni havalandırdığı Hilmi Şahballı’nın “Kızılırmak” türküsü gönlümüzü, hüznümüzü yine mest etti.

Epigrafa aldığım Özcan Ünlü şiirinin mısraları “Sende Kaldı Yar” şarkısının sözleri. Sosyal medya aracılığıyla haberdar olduğumuz Selçuk Ağabeyin Özcan Ünlü’yü Ordu’da ağırlaması ve “ağır misafir” ifadesiyle paylaşması ağır şiirler yazan benim dikkatimden kaçmadı. “Sende Kaldı Yar” şarkısı o günden beri (15 Şubat 2024) dileme dolandı kaldı. Böyle bir yazıya da vesile oldu. Selçuk Ağabey daha nice güzel besteler yapsın, gönlümüzü şad eylesin inşallah.

Yorumlar (1)

Zeliha Çeliker 2 Ay Önce

Selçuk Bey bir eser seslendirirde eser nasıl şaheser olmaz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.