Ruhi Ersoy'dan günümüz savaşlarına dair dikkat çeken analiz!

MHP Genel Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, hedef ülkeyi ele geçirmek için terör örgütleri üzerinden algılar yoluyla yapılan savaşa dikkat çekti.

Gündem 31.01.2022, 23:35 17.02.2022, 00:26 Şükrü TOZLUKLU
Ruhi Ersoy'dan günümüz savaşlarına dair dikkat çeken analiz!

Sosyal medya hesabından çarpıcı bir analiz paylaşan Ersoy, "Günümüz savaşlarının terör örgütleri üzerinden vekalet ve pozitif değer setleri ile "Post Truth" algılar yoluyla hedef ülkeyi kendi iç dinamikleriyle uğraştırma savaşları olduğu bir çağda yaşadığımızı da unutmamak lazım." dedi. 

MHP Genel Başkan Başdanışmanı, 25. ve 26. Dönem MHP Osmaniye Milletvekili Prof. Dr. Ruhi Ersoy'un tespitleri;

"Son zamanlarda yaptığım yakın tarih okumalarımda bir gerçeği bir kez daha hissederek tarihin sosyal bilimlerin ve siyasetin laboratuvarı olduğunu gördüm. İbn Haldun’un "suyun suya benzediği gibi mâzi ve gelecek de birbirine benzer" tespiti bu hakikati pekiştirmektedir.

Yine M. Akif'in; Târîh”i “tekerrür” diye ta’rîf ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? dizeleri bu düşüncelerimizi daha da anlamlı hâle getirmiştir. Bu itibarla, Milletimizin cevher-i asliyesindeki îman aşkını okumak ve yaşatmak en büyük görevlerimizdendir.

Son olarak, aşağıda kısaca izah etmeye çalıştığımız süreci daha net olarak anlamak için Zafer Tekin’in kaleme aldığı "İmparatorluğun Son Kurşunu Enver" adlı kitabının döneme ve olaylara objektif yaklaşımından ötürü okunmasında fayda olduğu düşüncesiyle tavsiye ediyoruz.

Tarih yaşanmış gerçeklikleriyle bilge bir öğretmen edasıyla bizleri yaşanmışlardan öğüt ve ibret almamız için çağırıyor. Bu çağrıya, samimiyetle kulak vermeli, başta kendi tarihimiz olmak üzere, yarınlarımız için tarihten gerekli çıkarımları yapmalıyız.

Bu minvalde özellikle 1911/1922 arası nefes nefese cepheden cepheye verilen mücadelenin ve buna eş zamanlı olarak dönemin iç siyasetindeki genel sorunların bugünler ve yarınlar için önemli bir ders ve kazanım olduğu görülüyor.

1911-1922 arasını verilen mücâdeleler, ödenen bedeller dönemin tüm dinamikleriyle incelendiğinde, dalga dalga gelen ateş çemberini nasıl yarıp içinden çıktığımız, mazlum milletlere ve gönül coğrafyamıza nasıl ümit olup, ilham veren Türkiye olduğumuz net olarak görülecektir.

Yine o dönem incelendiğinde ülkemiz ve milletimiz üzerinde oynanan oyunların şekil ve taktik değiştirerek devam ettirildiği de net olarak görülecektir. 1911 yılının eylül ayında İtalya'nın vatan toprağı Trablusgarp'ı hukuksuz işgal girişimi ile yeni bir süreci başlatmıştır.

Devletin merkezi ile hiç bir kara ve deniz bağlantısı bulunmayan Trablusgarp'ın işgalini içlerine sindiremeyen içlerinde M. Kemal ve Enver Beylerin de olduğu bir avuç vatansever Türk Subayı, bölgeye kaçak olarak gitmişler, ve yerel halkı işgale karşı örgütlemişlerdir.

Binbaşı Enver Bey, Trablusgarp'a giderken bir arkadaşına yazdığı bir mektupta şöyle der; "...hükûmet bu işten vazgeçse bile ben, kanım bu utanç verici lekeyi yıkayana kadar kararımdan dönmeyeceğim." Bu ifadeler, oraya giden subayların hepsinin vatan sevgilerinin özetidir.

Trablusgarp'ta verilen mücâdele, Kurtuluş Savaşı'nda verilen mücâdele için de bir rehber niteliğindedir. İmkânsızlıklar, halkın örgütlenmesi, işgalcilere karşı bir ve berâber olma duygusu ile gelen başarı Trablusgarp'ta ne ise Anadolu'da da aynıdır.

1912 yılına gelindiğinde, tarihimiz açısından, öncesi ve sonrası ile ibretlik 1. Balkan Harbi başlamıştır. Trablusgarp'ta ki şanlı kavga devam etmektedir ve zafer mutlaktır. Ancak dört Balkan ülkesinin kendi aralarında anlaşarak Osmanlı'ya saldırması her şeyi değiştirmiştir.

Öte yandan, Balkan Harbi tarihimizin en acı bozgunlarından birisiyle sonuçlanmış, yüzyıllardır ecdâdımızın kanıyla sulanmış evlâd-ı Fatihan toprakları bir çırpıda elimizden çıkmıştır. Harp öncesinde ve harp sırasında iktidar-muhalefet çekişmeleri de bir ibret vesikasıdır.

Derme-çatma kabinelerin kurulduğu ve sık sık değiştiği bir dönem yaşanmış, faturası da çok ağır olmuştur. Güçlü ve millî şuurlu bir iktidarın ne kadar elzem olduğu, 1. Balkan Harbi dönemi incelendiğinde açık bir şekilde görülecektir.

Zira hükumette ki çok seslilik ve karmaşa, Ordu'ya sirayet etmiş bu da cephede büyük bir bozguna sebep olmuştur. Ordunun siyasetten uzak olması kadar, ülkeyi yöneten ve yönetmeye taliplerin, vatan savunmasında kayıtsız şartsız askere destek olması gerektiği ortaya çıkmıştır.

Balkan Savaş'ındaki Türk Ordusu'nun ve Devletinin durumu, zaten Türk topraklarında yıllardır gözü olan emperyalistlerin iştahını kabartmış ve bir an önce harekete geçmelerini sağlamıştır. Evet, hasta adam artık tek hamlede ele geçirilip, pay edilecektir.

Bu acı gerçeği gören ve canhıraş bir şekilde tedbir almaya yönelen Osmanlı, kısa sürede Ordusunda yaptığı yeniliklerin yanında büyük bir hazırlığa başlamıştır. 1914 yılı, olası bir harp için topyekun bir gayret, insanüstü bir çalışma ile geçmiştir.

Buna rağmen zaman kısa, düşmanlar ise her yönden çok güçlüdür. İttifakların şekillendiği, olası bir harp için safların sıklaştığı bu dönemde, Osmanlı'yı hiç bir ülke yanına müttefik olarak almak istememektedir. Zira bunun için Balkan Harbi menfî bir referans olmuştur.

Diğer taraftan İngiltere, Osmanlı için olmazsa olmaz olan ve parası milletten yardım kampanyaları ile toplanarak ödenerek sipariş edilen Sultan Osman ve Reşadiye isimli savaş gemilerimize el koyarak teslim etmemiştir. Bu bile savaşın amacının göstermesi açısından yeterlidir.

Bugün, millî savunma sanayimizin geldiği noktayı, ne kadar gururlanmamız gerektiğini anlamamız açısından o gün yaşanan bu trajik hadise çok önemlidir. Zira, Türk halkı büyük bir heyecanla gemilerini beklerken, İngiltere keyfi olarak gemilerimize el koyabilmiştir.

Osmanlı 1. Dünya Harbi'ne ilk olarak Doğu Cephesinde fiili olarak girmiştir. Karadeniz'de 29 Ekim 1914'te yaşanan hadisenin hemen ertesinde Ruslar, doğu sınırlarımızı aşarak saldırıya geçmişlerdir. Sarıkamış Harekâtını da kapsayan bu süreçte ibretliktir.

Bir ülkenin güvenliğinin, sınırlarının öte tarafından başlaması gerektiğini bugün de anlamayan zihniyet, Erzurum'un hemen dibi sayılabilecek bir merkez olan Sarıkamış'ı ele geçirme harekâtını sonucu itibariyle itibarsızlaştırmaktadır.

Zirâ, Erzurum üzerine doğru taarruza geçen Ruslar, orada bulunan 3. Ordu'yu etkisiz hale getirmeleri halinde Donanma kuvvetleriyle İstanbul üzerine yürüyeceklerdir. Çanakkale üzerinden diğer müttefikleri, Karadeniz üzerinden ise Rus ordusu saldıracaktır.

Ancak Türk'ün inanılmaz sebatı tekrar zuhur etmiş, Sarıkamış'ta hedefine ulaşamasa bile, düşmana da fırsat vermemiştir. Çanakkale'de ise tarihin en büyük destanlarından birini yazmış, dünyanın en güçlü ordularına "dur!" demiştir.

Aynı zamanda Türk Ordusu, İngilizlerin önemli bir istasyonu olan Mısır'ı ve Süveyş Kanalı'nı tehdit ve kontrol amaçlı Kanal Harekâtlarını yine dönemin şartlarında destansı bir şekilde icrâ etmiştir. Mehmetçik, karda donmanın da, çölde yanmanın da en müstesna örneği olmuştur.

Türk Ordusu, hem vatanı için, hem de müttefiklik anlaşmasının gereği için sayısız cephe ve coğrafyada döne döne dövüşmüştür. Ebeveynleri tarafından; Haydi oğlum, haydi git; Ya gâzi ol, ya şehid! diyerek cepheye gönderilen Mehmetçikler, bunu bihakkın yerine getirmişlerdir.

Kut'ül Amâre'de; İngilizlere kendi tabirlerince tarihlerinin en ağır teslimini yaşatan da, hiç bilmedikleri bir coğrafya olan Galiçya'da kendi öz yurtlarını savunurcasına destan yazan da o ruh ve mânanın tezâhürü, "ordu-millet" kültürünün milletimize has nişânesidir.

1. Dünya Harbi sonunda Türk Milleti'nin kaderine vurulmak istenilen pranga da yine aynı ruh ve mânâ ikliminin verdiği, sinemizde, karakterimizde yer alan bağımsızlık ve özgürlük irâdesi ile sökülüp atılmış, sahiplerinin ellerine, ayaklarına dolanmıştır.

Son olarak, bu çerçevede, en son 15 Temmuz hain darbe girişiminde gördüğümüz bu kutsal irâde, topraklarımızda ve gönül coğrafyamızda milletimizin ve Devletimizin bêkası için devam edecektir. Zira, tarihi tecrübemiz ve müktesebatımız bunu gerektirmektedir.

Günümüz savaşlarının terör örgütleri üzerinden vekalet ve pozitif değer setleri ile "Post Truth" algılar yoluyla hedef ülkeyi kendi iç dinamikleriyle uğraştırma savaşları olduğu bir çağda yaşadığımızı da unutmamak lazım."


 

Yorumlar (0)
12
hafif yağmur
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 13 32
2. Fenerbahçe 13 31
3. Trabzonspor 13 28
4. Samsunspor 13 24
5. Göztepe 13 23
6. Gaziantep FK 13 22
7. Beşiktaş 13 21
8. Alanyaspor 13 15
9. Konyaspor 13 15
10. Kocaelispor 13 15
11. Çaykur Rizespor 13 14
12. Antalyaspor 13 14
13. Başakşehir FK 13 13
14. Kasımpaşa 13 13
15. Gençlerbirliği 13 11
16. Eyüpspor 13 9
17. Kayserispor 13 9
18. Fatih Karagümrük 13 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 14 29
2. Esenler Erokspor 14 28
3. Bodrum FK 14 27
4. Amed SK 14 26
5. Çorum FK 14 25
6. Erzurumspor FK 14 23
7. Bandırmaspor 14 23
8. Iğdır FK 14 22
9. Serik Belediyespor 14 22
10. Van Spor FK 14 21
11. Boluspor 14 20
12. Keçiörengücü 14 18
13. Sakaryaspor 14 18
14. Sivasspor 14 17
15. İstanbulspor 14 15
16. Ümraniyespor 14 14
17. Manisa FK 14 13
18. Sarıyer 14 11
19. Hatayspor 14 4
20. Adana Demirspor 14 1
Takımlar O P
1. Arsenal 12 29
2. Chelsea 12 23
3. Manchester City 12 22
4. Aston Villa 12 21
5. Crystal Palace 12 20
6. Brighton & Hove Albion 12 19
7. Sunderland 12 19
8. Bournemouth 12 19
9. Tottenham 12 18
10. Manchester United 12 18
11. Everton 12 18
12. Liverpool 12 18
13. Brentford 12 16
14. Newcastle United 12 15
15. Fulham 12 14
16. Nottingham Forest 12 12
17. West Ham United 12 11
18. Leeds United 12 11
19. Burnley 12 10
20. Wolverhampton 12 2
Takımlar O P
1. Real Madrid 13 32
2. Barcelona 13 31
3. Villarreal 13 29
4. Atletico Madrid 13 28
5. Real Betis 13 21
6. Espanyol 13 21
7. Getafe 13 17
8. Athletic Bilbao 13 17
9. Sevilla 13 16
10. Real Sociedad 13 16
11. Elche 13 16
12. Celta Vigo 13 16
13. Rayo Vallecano 13 16
14. Deportivo Alaves 13 15
15. Valencia 13 13
16. Mallorca 13 12
17. Osasuna 13 11
18. Girona 13 11
19. Levante 13 9
20. Real Oviedo 13 9