05.08.2023, 11:55

Zamanın Fethi / Osmaniye Günlüğü

Dün “Aylardan Ağustos günlerden Cuma” denilecek kadar güzel bir gündü. Talha Tuğra, müzik yetenekle BİLSEM’i kazandı. Ardından “Zamanın Fethi” KDY yayınları arasında görücüye çıktı. Temmuz sonunu iple çekiyorduk, iller arası tayinle Osmaniye’den ayrılmayı istiyorduk. Maalesef neredeyse hiçbir il merkezi edebiyata açılmadı, güzel ilçeler de yoktu. Dolayısıyla bir yıl daha Osmaniye dedik hüzünle. Depremden sonra Osmaniye’nin suyu iyice ısındı bizim için. Yerel yönetim hizmetleri 10 yıldır zaten berbattı, deprem tuzu biberi oldu. Memleket diyerek insan bir yere kadar tahammül ediyor. Sonra ‘Hülâgû Han’lar tahammül mülkünü yıkıyor.

Zamanın Fethi, on iki öykümün yer aldığı ilk öykü kitabım. Aslında öykü sayısını tek de bırakmak için son iki öyküden birini ya da bir türlü düzenleyemediğim ilk iki öyküden birini almayı istedim fakat kısmet olmadı. Bunda da var bir hayr, diye içimizi ferah tuttuk tabii. Beş altı yıldır öykü kitabı hevesim vardı. İlk kitap projesinde yedi öykü olacaktı ve adı da “Kuş Tüyü Saraylar”dı. İkinci projede on bir öykü vardı ve adı da “Hatıra Sağanağı”ydı. Nisan’da otuzuncu yıla özel kitap sayısını iki katına çıkarma fikriyle öyküler “Zamanın Fethi” adı ile on iki öykülük bir kitaba dönüştü. Ad konusunu eşimle kızım Bengü’nün oyları belirledi.

İlk yayınlanan öyküyü 1995 Çanakkale’sinde kaleme aldım “Deniz Kıyısında”. ‘Gazi Edebiyat’ta Mehmet Yeniçeri’nin çıkardığı Ümran dergisinde yayınlanmıştı 1997 Ankara’sında. İdealist bir öğretmendi öykünün kahramanı. Atanıyordu büyük hayallerle… Sonra hayal kırıklıkları, kahvehane köşeleri taş dizmeler, okey vurmalar… Öyküm yayınlandığında bir hafta ayaklarım yere basmamıştı. Türk edebiyatı dehşet bir öykücü kazanmıştı. Yazar pozlarım bir kat daha artmıştı. Herkesin gelip tebrik edeceğini, daha böyle bir öykü okumadıklarını beyan edeceklerini bekledim. Çok beklemiştim, duramadım bir öykü daha yazdım. Osmanlı’nın yıkılışını anlatan simgesel bir öyküydü bu. Alemdar Yalçın Hocanın son sene Yeni Türk Edebiyatı dersinde anlattıklarının bir yansımasıydı belki. Çınar’da yayınlandı 1998 Ankara’sında. Sonra epey öykü yazmadım. Sonra bir öyküntü furyası başladı. Öyküntü deyince iyi aklıma geldi, onları da kitaplaştırsam çok iyi olur galiba.

Lise yıllarında öyküler kaleme almışım. Pandemide kitaplığımı dökünce öykü defterim çıktı ortaya. Ne kadar berbat bir başlangıç yapmışım öykücülüğe. Durum öyküsü tarzında bir şeyler karalamışım. Hiçbiri adam olacak gibi değildi. Bunlardan sadece “Aynada Gördüğüm Akasya Dalı”nı düzenleyip yedi sekiz yıl önce Güneysu’da yayınlamıştım. O yıllarda, yani lise yıllarında, öykü yazma hevesini Osman Çeviksoy öyküleri başlattı diyebilirim. Şiir yazma hevesini de Yahya Akengin şiirleri başlatmıştı, bunu da yeri gelmişken söylemiş olayım.

1999 – 2006 yılları arasında öyküntü var, öykü yok. 2006’da Su Edebiyat’ı çıkarınca ve Alper’in “Yanan Ocak” öyküsünü yayınlayınca yeniden bir öykü hevesi geldi. Küçürek öyküler yazacaktım fakat olmadı. Kendimi tutamadım. Uzun uzun öyküler yazmaya başladım. Pehlivan Ali Rıza’nın öyküsü, Er Meydanı Dünya, çok ilginç oldu. Karakter doğdu ve benimle birlikte öykü yazılana kadar sanal olarak yaşadı. Hatta derse girerken öğrencilerime: “Ali Rıza kapıda bekliyor. Dersi çabuk yapıp bitirelim” demiştim. Bunu gerçek sanan birkaç öğrenci kapıya koştu Ali Rıza’yı içeri almak için. Sanal karakter olduğunu duyunca ve benim de bu atılganlığa güldüğümü görünce onlar da bu oyunu devam ettirdiler. Diğer derse geldiğimde masamın üstünde bir ucu yanık mektup vardı. “Bu kimden” dedim, onlar da gülerek “Ali Rıza’nın çok işi varmış, bu mektubu bırakıp gitti” dediler. Epey gülmüştük.

Sevinç Çokum’un ‘Rozalya Ana’sının etkisiyledir belki “Börküley Ana”. Uzun süre yazmaya uğraştığım bir öykü oldu. İki üç yıl sürdü. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Öğretmenler Arası Öykü Yarışması’na Osmaniye’yi temsilen gitmişti. “Kasavet” de oldukça farklı bir öykü oldu. Deneme havasıyla başlayan düşüncüleri öyküye çevirdim. “Zamanın Fethi” de deneme olacaktı, öykü oldu.

Bugün “Zamanın Fethi” diye güzel bir öykü kitabım oldu. Ben yazdıklarımın kıymetini biliyorum, diğer insanlar ne zaman görecek diye sabırla bekleyeceğim elbette. İkinci öykü kitabı için de dört öykü var, bir düzine olursa onları da yayınlarız inşallah. Ha “kim okur” derseniz, kısmet derim. Bir iki tane de olsa sağlam okur çıkıyor nihayetinde. Az ve öz; zaten bu kadarı da benim için yeterli.

Yorumlar (0)
17
açık
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Konyaspor 34 36
16. Gaziantep FK 34 34
17. Hatayspor 34 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Girona 33 71
3. Barcelona 32 70
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14